25 MAYIS 1970


MEVLÂNA’yım ben!

Sunduğum konu
Olsun size kanı
Yola taş konmasın
Söze baş konmasın
Sözümüz kesilmesin
Sözün başında dedim
Sunduğumu almanızı söyledim
Demeyin; Dede kızdı
Sözümün özünden ayrılmak istemem
Onun için kesilmesin dedim.

Hepinize hayırlı ömür dilerim

Gelelim söze
Vuralım dize
Tempo alalım
Gönülden deryaya dalalım
Sevdim mi dünyayı?
Dünyanın kulunu? Sevdim ya
Dünyaya kul iken vardım ya, gönülden
Meydanı bulmuş
Mümin olmuş denirken
Gelmek kolay, sevmek zor
Neyi? dersen
Meydanın gailesini
Yaratılmış gelmişse
Gönlü yerin bulmuşsa
Sevmek güzel
Mesafeyi aşmışsa
Korkmasın kul
Dünya bilsin okul
Çocuk var çalışkan çabuk yürür
Eline mesleğin alır
Çocuk var geç yürür
O da eline mesleğin alır
Netice hep bir olur
Ne var ki,
Er yürüyen geç yürüyen
Mesleğinin erbabı ise
Kendini tanıtır
Adını duyurur
Yürüyüşe değil duyuruşa bakmalı
Çünkü neticedir asıl olan
Bizim yolumuz da öyledir
Kul olur yaşında
Genç başında ibadete başlar
Başlamayanı haşlar
Gün gelir, gönül yolu ile yürüyen
Ondan öne geçer
Çünkü yolun erbabıdır
Erbabının elindedir

Mevlâna’yım!..

Yolumu gönülden çizdim
İbadeti yaparken
Kendimden geçtim
Yapmayanı görmedim
Neden yapmaz? demedim
Çünkü fani iken
Gönlünü görmedim
Belki ibadetini gönülden yapardı
Dünyaya gözünü kapardı?
Sorsam ne dersin bana?
Kul var gönülden ibadet eder
Hangisi makbuldür? dersen
Ayrısı olmaz derim
Allah’ımın emirleri makbuldür

Yürümeyi gaye edindik
Meyveyi ele aldık
Fidanı toprağa diktik
Bol su verdik
Mayısta yetiştirdik
Denmesin; Mayıstan maksat nedir?
Güllerin açımıdır
Anlamayı bilmezsin elbet
Niye geldim?
Bilene gelmeye ne hacet?
Allah’ım cümlenizden razı olsun
Mayısta yolumuz geçtik
Merdiveni aştık, düze vardık
Gülünüz, seviniz
Misafire nasip sofrası açılır
Gelen nasibinize nasip katar
Yanılan kul düşünür
Misafir gelmesi
Aşı yuvada yemesi
Nafakamız bitmesidir. Gafil.
Allah’ımın verişinden şüpheye düşmek
Ne büyük hata
Ganimetin kimden geldiğini unutma
Allah’ımın kime verdiğini unutma



Denir ki; Misafir nasibi. Elbet
Gelenin nasibini kısma
Yarına kalsın deme ki
Yarının nasibi kısılmasın
Yediğini sayma
Yedide kalmasın
Hesaplı olmasın

Meyve dedik, fidan diktik
Mayısta suladık
Fidana sizleri isimle verdik
Fidandan, sizleri kastettik
Merdivene fidan dikilmez
Dedim size düze geldik, dönüş olmaz
Hepinizin yerini belli eden
Yumuşak toprağa koyduk
ÇAKIR yanılır, kurumasın der
Sulayan kim?

Ya Allah dedi
Hz.ALİ geldi:
Allah’ım yolundan geldim
Cümlenizi selamladım
Fidanlara su gerek
Hava sıcak can gerek
Canana can versem dersin
Can senden, Canan senden
Sen benden
Ben senden ayrı mıyız?
Kulundan gayrı mıyız?
Gelen giden alışır
Yolun bana Allah’ım yoluna
Kulu Allah’ına çalışır. Zincirleme
Ya Allah dedim yürüdüm
Allah’ıma sığındım
Kuldan korku duymadım
Korkunun olmadığı yerde kuvvet vardır
Kuvvetin olduğu yerde dünya kötüye dardır
Yuyanın yumuşak olsun, yatağın sert
İlle gönlün mert olsun
Dileğin kuvvet ise
Kuldan korkma
Bir canı kötüye satma
Eyvallah dedim size
Son verdim söze

MEVLÂNA’yım geldim
GARİB’e güldüm
Sözün doğrusunu sordu
ÇAKIR’a ne oldu?
Anlatayım sorusunu
Dense sözün düzü
Yumuşak gelmez
Düşünün ekmek yersiniz
Aşsız zor gider
Kurabiye dersiniz
Şeker ilave edersiniz
Tadı ile yersiniz
Kurabiye yaparken
Biraz da şekil verirsin
Göze de hoş görünür. Olay bu.
Mümin kullara müjde verdim
Fidanlarına Hz.ALİ ile su kattım
Allah’ım cümlenizden razı olsun
Cümle kul, aynı duruma gelsin
Denmesin layık mıyım?
Mertebeyi ben değil
Allah’ım layık görmüş
Bana müjdeyi vermek kalmış
Ne mutlu bana
Kolay mı cennet? diyene sözüm. Elbet.
Allah’ımın kulu olman yeter
Yanılmayın;
Allah’ımın kulu olmak için
O'na dönmek gerek
Allah’ımın kulu odur
Kulu olduğunu inkar edene, duacıyım 

ALLAH’a ısmarladık

Lailahe illallah Muhammedür Resulullah 

(Resim verildi)

Miyarını ölçünü Allah’ım bilir
Gönlüne göre Ulu’nu verir
Hz.AYİŞE.
Umulduğu gibi değil sevildiği gibi
Gelişi, gönüle kuvvet verişidir
Elini kolunu bağlayışıdır
Yolunu bilmeyen
Kuluna uymayana asi olur
Duman verme
Gönül koyanı kırma