22 EKİM 1971


MEVLÂNA’yım ben!

Olsun, kulu da bulsun
Kul O'na uysun
Gönülde duysun. Amin.
Cümleniz cümlemizden
Hoşnut olsun
Kırana, kırdığından af dilesin
Yumuşak yola girsin
Kulun yoluna gönül kırığı yayılmasın
Soluğumuz Allah diye alınıp verilsin

Yemini yoluna koyma
Allah’ımın bildiğine
Kulu şahit etme
Allah’ımın şahide ihtiyacı yoktur
Yudumu vermek vazifemiz
Yudumda çöp var ise
Temizlemek de vazifemiz
Aşkımızın almaktan çok
Vermeye meyyal olduğu bilinir
Görgüyü değil
Yargıyı düşünelim
Yolumuzu, ‘Yargılanacağız' diye yürürsek
Hatalardan kaçınırız
Hata işleyeni sen suçlama
Allah’ım görür
Allah’ımın gördüğüne söz etmek
O’na ortak koşmaktır
Daha önce dedim
Günümüzde Kur’an’dan verdim
ALLAH’ım cümlenizden razı olsun

Ne camın duruşu
Ne perdenin inişi
Gönül kaygusunu örtmez
Aşamadığın duvar
Delip geçeyim deme
Duvarın etrafında tur at
Elbet kapısını bulursun
Duvarın arkasında
Ne var bilemezsin
Onun için kapısını ara
Gül bahçesi diye girersin
Dikenle karşılaşırsın
Onun için,
Gül bahçesine girmek istersen ararsın
Gülleri görünce
Kapısından girersin
Kulun götüreceği yol belli olmaz
Onun için,
Açıklığı kendinize mal ediniz
Duvarın ötesine neden atlarsın?
Elbet içeri girmek için
Amma gizliliktir
YUNUS’um der ki;
Gülünü kokusundan bulursun
Kokunun geldiği yere
Şüphesiz yürürsün
Yürüdük vardık
TABDUK’u bulduk
Gönlümüz dedik, önüne serdik
Bileyim dedi külünü deşti
YUNUS gidip geldi
Dağları aştı
Gönülcüğü küllenmedi
Olmuşu bulduğu gün
Doğuşuna saydı
Soluğumuz,
Allah’ımın adını alsın versin dedik
Kuluna söz düşürsün demedik
Olmuşu bulduğum Allah’ımın lütfu.
Allah’ımın lütfuna erenlerdensiniz
MEVLÂNA Hazretlerinden alandansınız
Ne mutlu sizlere
Ne mutlu bizlere
Gelişimi kutlamaya ne hacet?
Her gününüzde buradayım
Sohbetime yol aldım
Defterimizi dürelim
Allah’ım dedim geldim
Günün değerine
Kulunun eğerine
Baktım geldim
Demeyi bilemedim sanmayın
Günümde dünya yükünü eyer saydım
Düşündüm, ağacın önünde durdum
Allah’ım yaprak dökümü emreylediği an
Bir yaprak kalmaz
Ağaç kuruduğu an
Yaprak onu terk etmez
Ağaçla beraber kurur
Aşkın öylesi makbuldür
Manayı vereyim;
Vefayı bildirdim
Varıp bulmuş olanın
Vefası geçici olmaz
Ağacımızdan kurduk
Hatayı yapmamaya sizler çalışınız
Bizlerle beraber kuruyun, sizler de
Ağaç yaprağını vermez
Ne var ki yaprak kopmasın
Sözüm sert gelir
Kıtık yastık gibi
Taş atmam ki.
Kopmadık yaprak oldum
Ekmedik toprak oldum
Toprağı ekmedi isen
Ne tuttun deme
Lalesine sümbülüne vuruldum
Ben onlara karıldım
Demet ettim sarıldım
Denmesin; Yoruldum
Gide gele yoruldum
YUNUS’umun nefesi
Bedenidir kafesi demeden
Sıram geçti söz bitti dedi çekildi
Sizleri selamladı

Her gelen söz etsin diler
Ne var ki izin Allah'ımdan
Hz. OMAR der ki;
Allah’ım öyle Yüce ki
Kulunun her duasına bakar
Ne var ki,
Alsın gitsin
Ne hali varsa görsün demez
Kuluna hayır olanı verir
Suyun aktığı yerden
Kulun gönlü bulanmaz
 



Meyveyi almadan
Ağacı görmeden
Tadını bilir misin?
Meyveyi sunduk
Dalımızı eğdik
Kuluna ikram ettik
Allah’ım cümleden razı olsun

Küçük nehirde gemiye ne hacet?
Nehir yer vermez
Çünkü gemi sığmaz
Gemi sığmaz diye
Gidişe yol yok mu?
Sala binilir
Hiçbiri olmazsa
Kütüğe tutunulur
Yolun gidişine dedim
Allah’ıma varışını
Kimi kul büyük nehirdedir
Gemiyle gider
Kimi küçük nehirdedir
Sal ile gider
Kimi de, kendi gücü ile varır
Varış birdir
Neden erilmesin?
Evet onun için dedim
Yalnızlığa yer yok
Gelen gelsin nasibini alsın
Bizim dileğimiz cümlesi
Amma matlup olan
Cümlenin dileğinin bizimle olması
Kul gönlünden geçirsin yeter
Işığımız önünde biter

Saffetini koruyan
Gönülcüğüne altın kaplayandır
Aldandım diyen yanılmasın
Aldattım diyen sevinmesin
Kulun aldanması kolay
Gönlünü bilmem
Ne var ki,
Allah’ım hak yiyene sevap yazmaz
Kazanç ile kayıp orada belli olur
Sahili bulan, engine bakar
Gideceğim der

Namaz sorulur
Vakti? denir
Namazı vakitte kılarsan
Sevabı büyük olur
Açayım;
Kılarım dediğinde
Sözü uzatmış olursun
O saate kalacağını ne bilirsin?
Bağırarak kıldığın namaz
Sergiye konan satılık mal gibidir
Defterin dolması değil
Gönüllerde kalmasıdır önemli

Niyete verelim
Baklavayı alalım
Hatunlara yük olmayalım
Sizler aş yediniz
Bizler meşk ettik
Ne lokmanızı saydık
Ne yersizdir dedik
Anında görülür, gidip gelinir
Dumanın yolunu açalım
Ne var ki,
Dünya konusu
Kulun kanısı olmasın

Anılan zatın verdiği
Yavrusuna yandığıdır
(TELLİ BABA mı?) Evet.
Telli pullu kızını kaybından
Yumuşak yol buldu
Sabrı ile Allah’ımın lütfuna erdi
Onu teselli eden
Gelinlik kızlara
Yardımcı olmasında bulması
Daha önce dedim
Her kulun dünyadaki emeli ne ise
Varıştaki ameli odur
Günde de ‘TELLİ BABA’ denir, anılır
Olmasını dileyen
Allah’ımın adına gider
Özleyiş, görmeyen sesini almayanadır
Biz görürüz, özleyen siz olunuz
Üçleyiniz ki bulunuz
Özleyen arar
Kumunu eler
Dileyenlere sunar

Kuru yaprak olmadık
Yumağımız yumuşak yol ile sarılır
Ağaca dal olmuşsan
Yaprağını susuz koyma
Yolumuz yük mü gelir?
Yumuşak yoldan bulur
Havaya attığın taş
Döner geri gelir
Taşı ağaca attın ise, yersiz
Meyve ermemişse
Taş ile indirmek
Ham meyve, dert vermektir
Ağaca da güç gelir
Kula had bildirmeye değil
Yol vermeye geliriz
Bilginizi, ermeden dermeyin demektir. Cümleye.
Konuyu güne bağladık, YM dedik
Gönlün bağırır ya
Karlı dağ yüce olur
Kumun olduğu yerde
Yol güç gelmez.

Gülümüz çağıranda
Ümmetim deyip bağıranda
Yönümüz o'na olsun
Gecemiz güne dönsün
Salih olan sevinsin
Salih;
Allah’ımın yolunu
Şüphesiz yürüyen
Aşk ile yolu birleştirenler

ALLAH’a ısmarladık

Lailahe illallah Muhammedür Resulullah