| 
    
    
	MEVLÂNA’yım ben!
 
 Olsun, kulu da bulsun
 Kul O'na uysun
 Gönülde duysun. 
	Amin.
 Cümleniz cümlemizden
 Hoşnut olsun
 Kırana, kırdığından af dilesin
 Yumuşak yola girsin
 Kulun yoluna gönül kırığı yayılmasın
 Soluğumuz 
	Allah diye alınıp verilsin
 
 Yemini yoluna koyma
 Allah’ımın bildiğine
 Kulu 
	şahit etme
 Allah’ımın şahide ihtiyacı yoktur
 Yudumu vermek vazifemiz
 Yudumda çöp var ise
 Temizlemek de vazifemiz
 Aşkımızın almaktan çok
 Vermeye meyyal olduğu bilinir
 Görgüyü değil
 Yargıyı düşünelim
 Yolumuzu, 
	‘Yargılanacağız' diye yürürsek
 Hatalardan kaçınırız
 Hata işleyeni sen 
	suçlama
 Allah’ım görür
 Allah’ımın gördüğüne söz etmek
 O’na ortak 
	koşmaktır
 Daha önce dedim
 Günümüzde Kur’an’dan verdim
 ALLAH’ım 
	cümlenizden razı olsun
 
 Ne camın duruşu
 Ne perdenin inişi
 Gönül kaygusunu 
	örtmez
 Aşamadığın duvar
 Delip geçeyim deme
 Duvarın etrafında tur at
 Elbet kapısını bulursun
 Duvarın arkasında
 Ne var bilemezsin
 Onun için 
	kapısını ara
 Gül bahçesi diye girersin
 Dikenle karşılaşırsın
 Onun için,
 Gül bahçesine girmek istersen ararsın
 Gülleri görünce
 Kapısından girersin
 Kulun götüreceği yol belli olmaz
 Onun için,
 Açıklığı kendinize mal ediniz
 Duvarın ötesine neden atlarsın?
 Elbet içeri 
	girmek için
 Amma gizliliktir
 YUNUS’um der ki;
 Gülünü kokusundan 
	bulursun
 Kokunun geldiği yere
 Şüphesiz yürürsün
 Yürüdük vardık
 TABDUK’u 
	bulduk
 Gönlümüz dedik, önüne serdik
 Bileyim dedi külünü deşti
 YUNUS gidip geldi
 Dağları aştı
 Gönülcüğü 
	küllenmedi
 Olmuşu bulduğu gün
 Doğuşuna saydı
 Soluğumuz,
 Allah’ımın 
	adını alsın versin dedik
 Kuluna söz düşürsün demedik
 Olmuşu bulduğum
	Allah’ımın lütfu.
 Allah’ımın lütfuna erenlerdensiniz
 MEVLÂNA 
	Hazretlerinden
	alandansınız
 Ne mutlu sizlere
 Ne mutlu bizlere
 Gelişimi 
	kutlamaya ne hacet?
 Her gününüzde buradayım
 Sohbetime yol aldım
 Defterimizi dürelim
 Allah’ım dedim geldim
 Günün değerine
 Kulunun 
	eğerine
 Baktım geldim
 Demeyi bilemedim sanmayın
 Günümde dünya yükünü eyer 
	saydım
 Düşündüm, ağacın önünde durdum
 Allah’ım yaprak dökümü emreylediği 
	an
 Bir yaprak kalmaz
 Ağaç kuruduğu an
 Yaprak onu terk etmez
 Ağaçla 
	beraber kurur
 Aşkın öylesi makbuldür
 Manayı vereyim;
 Vefayı bildirdim
 Varıp bulmuş olanın
 Vefası geçici olmaz
 Ağacımızdan kurduk
 Hatayı 
	yapmamaya sizler çalışınız
 Bizlerle beraber kuruyun, sizler de
 Ağaç 
	yaprağını vermez
 Ne var ki yaprak kopmasın
 Sözüm sert gelir
 Kıtık yastık 
	gibi
 Taş atmam ki.
 Kopmadık yaprak oldum
 Ekmedik toprak oldum
 Toprağı ekmedi isen
 Ne tuttun deme
 Lalesine sümbülüne vuruldum
 Ben onlara karıldım
 Demet ettim sarıldım
 Denmesin; Yoruldum
 Gide gele yoruldum
 YUNUS’umun nefesi
 Bedenidir kafesi 
	demeden
 Sıram geçti söz bitti dedi çekildi
 Sizleri selamladı
 
 Her gelen söz etsin diler
 Ne var ki izin Allah'ımdan
 Hz. OMAR der ki;
 Allah’ım öyle Yüce ki
 Kulunun her 
	duasına bakar
 Ne var ki,
 Alsın gitsin
 Ne hali varsa görsün demez
 Kuluna 
	hayır olanı verir
 Suyun aktığı yerden
 Kulun gönlü bulanmaz
 
 | 
    
 Meyveyi 
	almadan
 Ağacı görmeden
 Tadını bilir misin?
 Meyveyi sunduk
 Dalımızı eğdik
 Kuluna ikram ettik
 Allah’ım cümleden razı olsun
 
 Küçük nehirde gemiye ne hacet?
 Nehir yer vermez
 Çünkü gemi sığmaz
 Gemi sığmaz diye
 Gidişe yol yok mu?
 Sala binilir
 Hiçbiri olmazsa
 Kütüğe tutunulur
 Yolun gidişine dedim
 Allah’ıma varışını
 Kimi kul büyük nehirdedir
 Gemiyle gider
 Kimi küçük nehirdedir
 Sal ile 
	gider
 Kimi de, kendi gücü ile varır
 Varış birdir
 Neden erilmesin?
 Evet 
	onun için dedim
 Yalnızlığa yer yok
 Gelen gelsin nasibini alsın
 Bizim 
	dileğimiz cümlesi
 Amma matlup olan
 Cümlenin dileğinin bizimle olması
 Kul 
	gönlünden geçirsin yeter
 Işığımız önünde biter
 
 Saffetini koruyan
 Gönülcüğüne altın kaplayandır
 Aldandım diyen yanılmasın
 Aldattım diyen sevinmesin
 Kulun aldanması 
	kolay
 Gönlünü bilmem
 Ne var ki,
 Allah’ım hak yiyene sevap yazmaz
 Kazanç 
	ile kayıp orada belli olur
 Sahili bulan, engine bakar
 Gideceğim der
 
 Namaz sorulur
 Vakti? denir
 Namazı vakitte 
	kılarsan
 Sevabı büyük olur
 Açayım;
 Kılarım dediğinde
 Sözü uzatmış 
	olursun
 O saate kalacağını ne bilirsin?
 Bağırarak kıldığın namaz
 Sergiye 
	konan satılık mal gibidir
 Defterin dolması değil
 Gönüllerde kalmasıdır önemli
 
 Niyete verelim
 Baklavayı alalım
 Hatunlara yük 
	olmayalım
 Sizler aş yediniz
 Bizler meşk ettik
 Ne lokmanızı saydık
 Ne 
	yersizdir dedik
 Anında görülür, gidip gelinir
 Dumanın yolunu açalım
 Ne 
	var ki,
 Dünya konusu
 Kulun kanısı olmasın
 
 Anılan zatın verdiği
 Yavrusuna yandığıdır
 (TELLİ 
	BABA mı?) Evet.
 Telli pullu kızını kaybından
 Yumuşak yol buldu
 Sabrı ile 
	Allah’ımın lütfuna erdi
 Onu teselli eden
 Gelinlik kızlara
 Yardımcı 
	olmasında bulması
 Daha önce dedim
 Her kulun dünyadaki emeli ne ise
 Varıştaki ameli odur
 Günde de ‘TELLİ BABA’ denir, anılır
 Olmasını 
	dileyen
 Allah’ımın adına gider
 Özleyiş, görmeyen sesini almayanadır
 Biz 
	görürüz, özleyen siz olunuz
 Üçleyiniz ki bulunuz
 Özleyen arar
 Kumunu 
	eler
 Dileyenlere sunar
 
 Kuru yaprak olmadık
 Yumağımız yumuşak yol ile 
	sarılır
 Ağaca dal olmuşsan
 Yaprağını susuz koyma
 Yolumuz yük mü gelir?
 Yumuşak yoldan bulur
 Havaya attığın taş
 Döner geri gelir
 Taşı ağaca attın 
	ise, yersiz
 Meyve ermemişse
 Taş ile indirmek
 Ham meyve, dert vermektir
 Ağaca da güç gelir
 Kula had bildirmeye değil
 Yol vermeye geliriz
 Bilginizi, ermeden dermeyin demektir. Cümleye.
 Konuyu güne bağladık, YM 
	dedik
 Gönlün bağırır ya
 Karlı dağ yüce olur
 Kumun olduğu yerde
 Yol güç 
	gelmez.
 
 Gülümüz çağıranda
 Ümmetim deyip bağıranda
 Yönümüz o'na olsun
 Gecemiz güne dönsün
 Salih olan sevinsin
 Salih;
 Allah’ımın yolunu
 Şüphesiz 
	yürüyen
 Aşk ile yolu birleştirenler
 
 ALLAH’a ısmarladık
 
 Lailahe illallah Muhammedür Resulullah
 
 |