|
MEVLÂNA’yım ben!
Hoş gördüm
Neşeniz bol olsun
Sohbetinizin zamanı
uzasın
Güne günü bağlasın
Sahibini arayan, bulsun
Mürşit sözü edilir, sorulur
Nasıl bulunur? Sen
dile, o seni bulur
Bulduğun an içindeki şüphe kaybolur
Şüphesiz inandığın
Hakiki Mürşidindir
Şüphede kaldığın an yürü
Allah’ıma varmayı dileyen
elbet bulur
Çünkü senin dileğin
Allah’ımın da dileğidir
Allah’ımın nuruna sahip olmak için
Ne MEVLÂNA
Ne YUNUS olmak gerekli
değildir
Allah’ımın kulu olman
Nuruna ermendir
Ne var ki,
Allah’ımın
eren kulları
Nurunu gönlünde saklayan kullarıdır
Nefsi ile harcamaz
Almayı dileyen
Vermeyi öğrenmeli
Vermeden
alamazsın
Kaynağın yolunu kaparsan
Membaına döner
Başka yol bulur
Akan
suyun
Eksildiği görülmez
Kaynağın başında olan
Susuz kalmaz
Bir kaynak
Bir
kul için verilmez
Kim gelirse gelsin
Şüphesini silsin
Allah’ımın
verdiğini idrak et
O’nu tanımana yeter
Denildi ki;
Felsefesini ne
yapayım?
Kendini bildiğim yeter
Bildiğini bilmek için
Felsefesine
girmek
Verdikleri ile kucaklaşmak gereklidir
Felsefesi odur
Verdikleri
ile kucaklaşmak
Allah’ım ile kucaklaşmaktır
Hasırı niye yayarsın?
Neden
toprağa oturmazsın?
Her kul kendine göre düşünür
Ben mi ne düşünürüm?
Allah’ım dediğim an
Hasır mı, taş mı, toprak mı görmem
Güneşin doğuşuna
Perde çekmem
Meydan’ı dileyen kuluna
Kapıyı örtmem
Allah’ımın dediği olur
Emir O'ndan gelir
Allah’ıma giden yol bir midir?
Yol çoktur, her yol aynı
deryaya varır
Cümle varan kulunu oraya toplar
Kaide bozulmaz, her şey
ortada
Daha önce dedim;
Dünya kainatın ortasında
Her kul dünyanın
ortasında
Ben de hepinizin ortasında
Sen, ben, cümle, cümlemiz
Peygamberimizle
Allah’ım, cümle yaratılanla beraberdir
Ben beni buldu
isem
Sen beni bilirsin
Sen seni bilmedi isen
Beni de bilmezsin
Bildi
isen de Allah’ıma duacı ol
Kapıyı açan,
Karşısında tanıdığı kul bulamazsa
örter
Sen kendini tanıt ki
Kapı kapanmasın
Suyun aktığı yer çamurdur
Deyin hata kimindir
Suyun mu, toprağın mı?
Hata, yolunu vermeyendedir
Kur'an’ı veren Allah’ım
Kulunu sevdiği için verir
Kendini göstermek için değil
Kendini kâinat
ile göstermedi mi?
Asmayı budayan
Verimini bekleyen
Olsaydı? demez
Olacağa şüphe ile bakmaz
Sohbetimiz ruh çağırma değildir
Geciken de gelir,
netice aynıdır
Hangi istasyonda binsen
Aynı sona varırsın
Geç kaldım
denmesin
Bizim katarımız
Yola uzun bakar
Geç kalanı da bekler
Gelmeyen
varmaz deme
Uçak da var
Yeter ki varmayı düşün
Uçağı kaçıran da olur
(Birinci uçak kaçarsa ikinci uçakla yetişir sözüne:)
İkincisi var ise.
Sedef yemeniye işlenmez
Yemeni rahleye çakılmaz
Dünyayı bilen
Ahireti
unutmaz
Ahireti unutmak için
Dünyayı da dumanlı görürsün
Ahiret bu
dünyada ise
Gayret senin olur mu?
Toprağın verdiği
Kulunu andırdığıdır
Toprağı görmeden de anarsın
Yardımını görürsün
Görgü ile değil
|
Gidişinin,
huzura varış olduğunu
Bildirmeye vazifeliyim
Varanın dünyadan dilediği
Yasin’dir
Düşünme ‘Dünyayı kırdım mı? Hoşnut ettim mi?
Oraya varan,
Dünyayı fistan gibi çıkarır
Olduğu yerde bırakır
Senin üzüntün sana kalır
Dualarınız evvela Peygamberimize
Sonra cümlesine sonra Uluna
Okunur yazılır ise hatmedilir
Elinde dilinde
Özünde gözünde
Daha önce soruldu
Beyinden mi? denildi
Akım geldiği
zaman
Bir noktada kalmaz
Ne var ki,
Vazife ne yoldan verilmiş ise
Öyle
harcanır
Elektrik ile çalışan her makine
Aynı işi görmez
Nereden neyi
çözmeye çalışırsınız?
Kendinizi çözdünüz mü ki?
Aynayı yüzüne çevir
Aydın
yüzüne bak
Gül ki, güleni göresin
Aynanın arka yüzüne bakarsan
Dünya
karanlık dersin
Arka yüzünü duvara ver ki
Her an aydın yüzünü göresin
Her şey yerli yerinde
Yerini bozan kul değil
Düzeni kuran da kul değil
Ne
kadar ‘Hale yola koydum’ dese de
Kul o kadar yanılır
Çünkü hiçbir düzen
Kul elinden dilinden düzen bulmaz
Olan yazılandır
Kader kalemle yazılmaz
Deftere çizilmez
Nefesle
üfürülmez
Ol diyenin olduğu
Dur diyenin kaldırdığı
Kainata cümle
kulu uydurduğundan
Başka hakikat olmaz
Kul, kâinatta bulunmasına
emredilenden
Başkasını bulamaz
Her bulan, kendi bulgusu değildir
Ne var ki,
Allah’ımın o kuluna lütfudur
Unutulmasın;
Müslümanlık sözde
değil özdedir
Adından değil, yadından bilinir
Kul iyi anılıyorsa
Allah’ım razı olsun deniliyorsa
O kul Allah’ımın Müslüman kuludur
Sözünü sil, adını bil
Soğuk dediğin gün giyinirsin
Giyinmesen de olur
Kul ona da alışır
Soğukta giyinmeyen donar mı?
Allah’ım ona göre güç verir
Nasibi bol olan kulundan etsin
Cümlemizi aynı Meydan’da toplasın
Büyüklük Allah’ımın
Ben sen yok, biz varız
Hepimiz biriz
Hepimiz
Allah’ım için geldik
Meclisi kurduk
Siz buradan, ben buradan
Cuma,
perşembeden karşılanır
Her Allah’ımı anış
İbadetin ta kendisidir
İbadeti
borç için yaparsan
Borcunu siler
İbadetini Allah’ım der yaparsan
Aşk
ile coşarsın
Varmaya kapı açılır
Açılan kapı kapanmayandır
Çünkü
Allah’ımın kapısı
Hiçbir kuluna kapalı değildir
Meğer ki,
Kulun gönül
kapısı açık olsun
Merdiven ile çıkılır
Merdiven;
Ne tahtadan ne taştandır
Allah’ımın nurndandır
Varalım Meydan’a
Duralım merdivene
Duacı olalım,
adım atalım
Lailahe illallah Muhammedür Resulullah, dedik
Merdivene adımı
koyduk
El elden, Gül bizden
Olmasını diledik
Hep beraber yürüdük
Çıkışa
hazır olun
Geçen güne dönmeyin
Gelen güne küsmeyin
Kul görünce susmayın
Susmaktan maksat;
Kul sustuğu an kulu süzer
Niyetini sezmeye çalışır
Unutulmasın,
Allah’ıma sığınan kul
Karşısına ne niyet ile gelse
Kula esir
olmaz
Şu demektir;
Kulun tenkidinden korkan
Allah’ıma sığınmayandır
Allah’ıma sığınan
Kötüden uzak kalandır
Gelse dahi,
Niyetine meydan
bulmaz
Daha önce dedim
Sen O’nu dile, O sana gelir
ALLAH’a ısmarladık
Lailahe illallah Muhammedür Resulullah
|