19 EKİM 1971


MEVLÂNA’yım ben!

Yudum yudum içtik
Allah deyip kendimizden geçtik
Sohbetin en güzelini seçtik
Allah’ım, sohbete gelenlerden
Sohbet sofrasını kuranlardan
Aşk şarabı sunanlardan
Bade deyip yunanlardan razı olsun

Geldik dize, durduk düze
Sahip olanı bildik
Yarattın Allah’ım dedik
Yarattığından hata olmaz
Kula kul ölçü veremez
Senin ölçün kulunu vuramaz
Sevgisi kuluna kıyamaz
Kulun hatası ne kadar büyük olsa
Allah’ım kuluna o kadar sevda kapısı açar ki
Kulu görsün affına sığınsın Allah'ım desin
Allah’ım cümleyi gören kullarından etsin. Amin.

Aşk, ne küçüklükte ne büyüklüktedir
Aşk, kâinatı gönüle koyabilmektedir
Kuşun sevgisi ile
Filin sevgisi aynı değildir
Açtığın kuyu da olsa
Sana verdiği sudur
Deryayı anmana hizmet eder
 
Olmayan, Allah’ımdan gelmez
Kul dilediğini oldurmaz
Çünkü gücü yetmez
Sohbetimiz bol
Rehberiniz Gül olsun
Gül bahçesinde olan her çiçek
Onun toprağındandır
Onun aldığı sudan alır
Gönüllerde sevilen her çiçeğin yeri olur
Nameyi yazan
Elbet cevabını bekler
Cevap gelmezse deme
Elden ele dahi dolaşsa
Yine yerini bulur
Aranızda oluşum
Gönülde taht kuruşum
Tahta sahip olmak değil
Yolunu bilenlere
Allah’ım diyenlere
Sohbet sofrası kuranlara katılmaktır

NİYAZİ MISRİ der ki;
Anıldığımda geldim
Kananlarla hoş oldum
Hoşnut etsin Allah’ım
Unutulmasın,
Dünyada ananlarla buluşmak
Ahirette kavuşmaktır
Sohbetten amaç
Yürüyüşe varmaktır
Sohbet yok ise
Gelen ruhun vereceği nedir?
Kainatın sırrını almak içinse
İzin Allah’ımdandır
Gelenin gücünden değil
Olsaydım dünyada günde
Vururdum cümleye künde der YUNUS’um
Neden? der derseniz
Başın Yüce’ye çevirmek için
Dövmek için değil
Olsaydım yolunda kulun
Giderdim suyunda
Yol münasip olmuşsa

Asmaya göz atan ne görür
Kulun görüşü
Her görene değişir
Kimi koruk diye bakar
Kimi üzüm bekler
Kimi şarap olsa içsem
Sabrına ersem der
Elbet sabreden şarabı içer
Yüceliği Allah’ımın
Ben de kullarındanım
Kulu oldum, yolu buldum
Yolunu dileyene verdim
Her suyun tadı bir olmasa da
Aynı gayeye hizmet eder
Allah’ım demez ki;
Bugün bu sudan içelim
Yarın niye öbürüne geçtin?
Geçilen gündür, yol değil
Seçilen sohbettir, ayin değil
Sohbetin sözünü dinle
Kefere desen bile
Kulun ‘Kefere’ demesi hatadır
Neden mi?
Gönlünü bilmez ki
O yolunu görmez ki
Ölçüsünü vermez ki



Ondan ne alırım ki dinleyeyim? demeyin
Kolunu kıran olsa beddua etme
Kolunun kırılması gereklidir, ondan kırılır
Belki kıranın sevabıdır
Düşünün neden kırıldı?
Belki hakka el uzatır da ondan
Uzanmasın, günah bulanmasın diye
Allah’ımın emri ile kırılır
Beddua ettiğin kulun hatası
Sevabından uzak kalışıdır. Sabır.
Allah'ın adıyla başlanan her işin
Sabıra yön bulur
Yavruna dahi tokat atarken
Allah’ımdan izin dilersen, elin iner
İşte sabır anahtarı odur
Gayret ile değil
Sohbet ile öğrenilir

Sandığı ne ile doldurursun?
Boş sandığı nereye yerleştirirsin?
Kapalı sandıktan ne beklersin?
Sandığı ne ile dolduralım? dersiniz
Bedenine gerekli olan, seni ısıtan
Eline gelen, ne gerekli ise doldur
Gücüm yetmez dersen
Dostundan dile
Aştığın yolu görmek istersen
Geriye dönmeye ne hacet; gönlünü yokla

Fani ile baki
Deniz ile göğe benzer
Birbirine kaynar
Ne var ki;
Sen göğü göremezsin
Sonu nerde bilemezsin
Denizi elle tutarsın
Gözünle görürsün
Devamı var mı ki?
Gördüğünü ne ile ispat edersin?
Yıldız vardır, ay vardır
Güneş dünyaya kârdır
Yıldız, ay kula ne verir?
Güneş; aydınlatır, ısıtır,
Suyu kaynatır
Yağmuru oldurur
Toprağı buldurur
Ne var ki gine de
Bilen kuldan büyük değildir
Çünkü güneş güneştir
Kul bildiğini bulur, yerine varır

Danışmaktan usanan yolu tıkanandır
Dünyada duruş var mı ki, kul dursun?
Kulda yürüyüş, hep birdir
Dünya tersin döner mi?

Sohbet sofrası, dileyenlerindir
Davete ne hacet?
Nasibi olan,
Kapıyı vurur, içeri gelir
Gelenin geçimi
Bizden değil Hak’tandır
Sohbetin seçimi kuldandır
Konduğumuz dağın
Gücüne değil devrine şaştım
Beden ile gelenin
Bedenden kayanın
Cüssesine şaştım
Bu beden bu canı nasıl taşımış
Her beden bir dağdır
Canımız layık ola
Can nasıl layık olur? dersen
Can bedene değil
Canana layık ola
Bedende imtihanını vere
Zulüm ile değil aşk ile varılır
Gül müdür dünyayı bezetir?
Her kulu gözetir?
Yumağın o'nunla olsun
Onun şefaati cümleyi sarsın
O'nun Varlığı,
YM olan her kulun varlığını kapsar
Her kul nasibini alır
Kimi şarap içer,
Kimi börek yer
Kimi sütle yetinir
Allah’ım her nasibinden versin
Arı balı misali kulu konuştursun
Dili misali değil

Donuk olanla değil
Sönük olandan değil
Hak yolunda eğil
Ne var ki, kul önünde dik dur


ALLAH’a ısmarladık

Lailahe illallah Muhammedür Resulullah