| 
    
    
	MEVLÂNA’yım ben!
 
 Mümin kulun gecesi
 Yazıların hecesi
 Allah’ım verir nicesi
 Gelişiniz, yuvamızı aydın edişiniz
 Gönüllere akışınız
 
 Misafir yuvayı aydınlatır
 Elbet kıymetlidir
 Hele sohbetimize 
	katılmaya gelene
 ne mutlu
 Sohbetimiz Allah’ımız
 Misafirimiz Allah’ımızın
 Adına Allah’ım dersen
 Adına misafirini karşılarsan
 Düşman gelen dost 
	gider
 Kötü niyeti gönülden siler
 Yuvanı açık tut gelene
 Gönülü açık tut 
	gülene
 Deme; Cümleye aç
 Yolunu yuvana bağlayanı seç
 
 Beklemek, olmak gerek
 Meyve çiçekten gelir
 Küçükten büyür, büyür 
	olur
 Hiç meyve gördün mü?
 Yapraktan önce meyvesi olmuş?
 Çiçeğin güzelliği görülür
 Yapraktan önce
 Meyve olsam ele gelsem
 Kul elinde, el dilinde
 
 Yamanın yumağa ne faydası var? dersen
 Açığı örter, fistana diker
 Ne 
	var ki,
 Yolu yoluna denk gelmeli
 Giyende aykırı durmamalı
 
 GARİB yumuşak
 Sözümüz yumuşak
 Gülünsün, gününce anılsın
 Gönülce 
	sevinsin GARİB de
 
 Çiçek sevilir her cinsi
 Verenden yaratandan gelir çünkü
 Çirkinini 
	gördünüz mü?
 Seven sevilir
 İnsan kıymeti bilinir
 Yanılmayın,
 Yalnız çiçek 
	demedim
 Seven dedim
 Yaratılan her şey sevilir
 Seven sevilir
 Yüz 
	güzelliği değil
 Yaratılmasındaki hikmettir mühim olan
 Şerbetin tadı suda 
	olmaz
 Şerbet suyun verdiğini vermez
 
 (GARİB’in celsedeki baş örtüsü konuşulur)
 
 Baştan değil
 Gönülden yazar
 Başı saygıdan örter
 Örtü olmasa da olur
 MEVLÂNA her an görür
 Günün 
	gelişi,
 Zamanın uyuşu öyledir
 Uymak kulu eyletir
 Muntazam duvar ören
 Duvara beton vurandan
 Daha maharetlidir
 Yapının duvarı düz
 Temeli tez 
	olursa
 Güne kalsın beklenirse
 Sağlam olur
 
 Okuyun düşünün
 Üzerinde konuşun
 Defter doldurmaya
 Kulu eylemeye 
	gelmeyiz
 Eğitmektir vazifemiz
 Eğitilen kişi
 Yalnız sözle değil
 Kendi 
	başına da çalışmalı
 Yolunu öyle bulmalı
 Sözü kolayına bağlamamalı
 Aldın, 
	vermeli
 Etrafı görmeli
 Kendini yontmalı
 Marangoz alır eline
 Vurur beleni
 Yontar, keser, biçer,
 Münasip şekle 
	sokar
 Kul da kendine gaye edinmeli
 Bir yol çizmeli
 Akıntıya kapılmamalı
 Denmesin;
	Kader, kul ne eder?
 Kul ne ederse kendine eder
 Aynaya bakarsa
 Yüzünü görür
 Görüntü hoş gelsin diye 
	yüzü güler
 Hiç görülür mü ağlayan?
 Kul 
	aynaya baksın
 Kendini beğensin?
 Elbet olmaz
 Ağlayış, hayata isyandır
 Ağlayış isyandır
 Eğer olay içinse
 Ağlayış sevinçten olmuşsa
 Şükre yol vermişse;
 Yoluncadır, gülüncedir
 Gülüşe bedeldir
 
 Gülün yaprağı
 Ekili toprağı
 Vereni düşün
 Yerinde taşın
 Taştan 
	maksat
 Yuvanın temeli
 Kulun hayıra olsun emeli
 Aşı yemeli
 Şükür 
	demeli
 | 
    
 Yaprak yeşil
 Gül beyaz
 Gün olsa biraz ayaz
 Kula yumuşak yol 
	verir
 Gün gelir uyanır
 Yaprak yeşil
 Gül pembe
 Kulun gönlü bende
 Bende 
	olsa hoş gelir
 Ne verse Allah’ım verir
 Yaprak yeşil
 Gül kırmızı
 Gökyüzünün yıldızı
 Allah’ımdır yaratan
 Dünyayı aydınlatan
 Mümin kulun 
	kaderi
 Dünyada olmuş
 Yüzü gülmüş mü? dersen
 Elbet güler
 Çünkü olaya 
	sırtını döner
 Güleni tasasız demeyin
 Tasasızlığına gülmeyin
 Gönülden 
	yol alana 
	söz etmeyin
 Derseniz; Gönülü ne bilelim?
 Kulun gelmişine söz 
	etmeyin
 Yani kulu kuldan ayırmayın
 İyi diye kayırmayın
 Kulu sözle 
	batırmayın
 Kula kulun sözü acı gelir, 
	gönül kırılır
 
 Yudum yudum içtik mi?
 Dünya dedik geçtik mi?
 Sözden sözü açtık mı?
 Açıp pencereden baktık mı?
 Bakmak için;
 Ölçüyü bulmak
 İmtihanı vermek 
	gerek
 Allah’ımın emri
 Yol Yuyan’dan alınır
 Emir Allah’ımdan gelir
 Yumuşak söz eden
 Tuttuğum yoldur diyen
 Yürüdüğünü bilen
 ALLAH’ına 
	dayanan yanılmaz
 Yürümek, yolu yola bağlar
 Yolun sonunu gören yok
 Görmeyi dileyen yok
 
 Mevlâna’yım!.
 
 Yumak sarmam
 Gaileye dalmam
 Müstesna Yuva’ya
 Mümin 
	kullara
 Söz etmeye gelirim
 Sözün sonunu veririm
 Selam derim giderim
 ALLAH’a emanet
 Kullar da yolumdan alır
 Sorgu güzel yol verir
 Soranı aydınlatır
 
 Analık güzel,
 Yumağını sarana
 Babalık güzel,
 Dileneni verene
 Verdiğini bilene
 Gününü paylaşana
 Analık güzel, ömrü paylaşır.
 Babalık güzel, gününü paylaşır
 Olmuşsa yumuşak düzgün
 Babanın nedir 
	paylaştığı?
 Münhasır eder mi?
 Kendini bağlar mı?
 Gönülleri yoklayın
 Yumak 
	münhasır olmaz
 Yumağı düzgün
 İşi, aşı bol olan baba rahattır
 Anaya 
	bırakır
 Ana ömürce yolunu
 Yavruya çevirir
 
 Söz verdik
 Kul dedik
 Analıktan yol açtık
 Sözün sonunu bulalım
 Burada nokta koyalım
 Kalmak dersen gücün yetmez
 Bana bakarsan sözüm 
	bitmez
 GARİB’i düşünmek
 Ondan el almak gerek
 Yanılmayın yazıyı demedim
 Günde sözü keselim dedim
 
 Kulun dediği olsa
 Dileği uysa;
 Dünya yazıya başlar
 İşe kuşlar koşar
 
 Asma kütük olur katık
 Bekleyen görür
 Üzümü erer
 Yersin dönersin
 Dönersin yanarsın
 Yandığına sevinirsin
 Sunulanı alırsın
 Aldığını 
	bilirsin
 Men dil denmese
 Akılca söylenmese denir
 Söz ağızda kalır
 
 Meydan dinlendi
 Sema edildi
 Meydan denildi
 Meydan bulundu
 Almışı, vermişi
 Gönüle koymuşu
 Meydan’a doldu
 
    ALLAH’a ısmarladık
 Lailahe illallah Muhammedür Resulullah
 
 |