| 
    
    
	MEVLÂNA’yım ben!
 
 Gümüşün rengi, (gümüş: madde)
 Altının dengi, (altın: mana)
 Müminin gönlü münasip
 Yumağın yolu
 Allah’ımdan verilir
 Yolunu bulan yürür
 Müstebit olan kalır
 Yontunur, münasip yolunu arar
 Yumağını boşuna sarar
 
 Asmanın verimi koruk
 Koruğun erimi üzüm
 Üzümden şarap
 Şarabın 
	sarhoşu
 Umudunu bağladı
 Ahiretim dedi ağladı
 Aldı gönülcüğünü dağladı
 Sedefe müzik seyran mı eder?
 Sunduğumu yoldan gelen mi
 yumağına dolar?
 Sedef 
	nemli yuvanın
 Sinli merdanesine gelmez
 Yol mu aldık yürüdük?
 Sorularını 
	yoluna verdik
 Olmuşu bilmiş
 Gelenden söz etmiş
 Gününü Allah’ım tayin 
	etmiş
 Yolumuz açık
 
 Yumuşak yolun geleni
 Dünyaya el vereni
 Günü yakın, gelene bakın
 MERYEM adım
 Geldiğim ilk değil
 Yuva’ya uydum
 Havaya vurdum
 Cümle 
	yaratılan
 Allah’ımın yoluna
 Canını kanını adar
 Ömür denince
 Ölmüş bir 
	can
 Verirse bir cana kuvvet
 Ne kıymeti var der
 Nedir? diye sorana 
	deyim
 Bir canın gidişi
 Öbür canlara kuvvet verirse
 Gitmek için durmak 
	niye?
 MERYEM adım
 Yuva’na tadın versin Tanrı’m
 Suyum; içene gelene şifa 
	versin
 Adım anılsın
 Yardım denilsin
 Gelen gülsün
 Sevinç bulsun
 Gündüz 
	gelsen
 Yolum alsan
 Suyum içsen
 Ne hoş desen
 Tatlı su akar
 Ağaçta 
	bülbül öter
 Olduğum taşta
 Seherde bir gül açar
 Görene sözüm, orası yerim
 Gülden geçilmez
 Duygu ölçülmez
 Aşk şarabından içen
 Bir daha ayılmaz
 Gül 
	fidanı görende
 On iki yolcu bilende
 Fidanın yanında
 Söğüt dalında
 On iki 
	fidan, söğüt fidanı
 Büyüyen midir?
 Yürüyen midir?
 Hep öyle midir?
 Yolumuz 
	Allah’ıma
 Yolcumuz Allah’ımdan
 MEVLÂNA dedi;
 Bana düşmez
 Müjdeyi sen ver
 Yoldan geleni göster
 Kulları müsterih olsunlar
 
 MEVLÂNA’yım ben!
 
 Günün müjdesini aldınız
 Mutlu oldunuz
 Yaratanım ne güzel vermiş
 İlahi adaleti dünyaya bölüştürmüş
 Denmesin haksızlık olur
 Kimi kul baklava börek yer
 Kimi kul kuru ekmek çiğner
 İlahi adaletin 
	tecellisi yanılmaz
 Kulun hesabı ile ölçülmez
 Nerden geldi?
 Nereye vardı? 
	diye sorulmaz
 Gözde olan perde
 Ömürde açılmaz
 Ölüm demeyin, göçte görülür
 Kul isyanları o zaman açılır
 Ölümü 
	Hakk’ından bilen kul
 Göçte pişman olmaz
 Korku Allah’ıma olan aşk
 Aşkı 
	olmayan korku bilmez
 Aşkıma cevap gelmez diye korkar
 Bilesin senin 
	aşkın az gelir
 Allah’ımın sevgisi yanında
 Düşün ki neler verdi kuluna
 Kul 
	ne verir Allah’ına?
 Karınca kararınca
 Bir damlacık gönlünce
 Durmak değil
 Yürümek gerek
 Yolunu sorana
 Gülmek gerek
 Aşkından şüphen mi var?
 Allah’ımın, hiç ama hiçbir şeyine
 Kulunun gönlünden başka 
	ihtiyacı yoktur
 Deme bir gönülcük mü?
 Başka ne ki?
 Neyin var senin olan?
 
 | 
    
 Men dil kuldan uzak dursun
 Allah’ım yolundaki kulunu göklere 
	çıkarır
 Söz bizden değil Allah’ımdan
 Bize müjdesi kalır
 Müjde vermek
 Bizlere huzur verir
 Kulun sevinci
 Kulu sevindirsin ki
 Allah’ım da sevinen 
	kulu sevsin
 Dünyada ayrı gayrı
 Ahiret yolunca
 Gönüller yönünce toplanır
 Hizmet derler
 Yönlere dağılırlar
 Yolun başına Ulu kişi gelir
 Her yönde 
	olan kula
 Yönünce yardımcı gönderilir
 Gönderilen ruh da
 Dünya kulunun 
	mertebesincedir
 Dumanı silin, ölçüyü bilin
 Gelişim, araya başka yolcu 
	koymayışım
 Ölçümü buluşumdur
 Yolum, mertebenin en yüksek katıdır
 Gönül 
	yolumda olup
 Dünyadan göçen
 Her mertebede 
	Ruhlar vardır
 Yoluma yardımcı 
	olur
 Dünya kulunun
 Mertebesine göre gönderilir
 
 Allah’ım adına andığın yoldan dedim
 Size sözümü verdim
 Yuvanı andığın 
	an gezdim
 Nurunu verene şükrettim
 Şükrettim ki;
 Hak yolunun yolcuları
 Aşk yolunun hancıları
 Adımı adıyla diyen postacıları
 Adımı anarlar
 Yolumu 
	alırlar
 Elele yürürler
 Benim için değil
 Kulu için sevindim
 Şükür 
	Allah’ım dedim
 
 Allah’ım dilinde
 Gönül yolunda
 Aşkla Gülü’nde
 Dünya güzel
 Yaşamaya 
	değer
 Yuva da yumuşak
 Yolun da yumuşak
 Allah’ım sizden de razı olsun
 Gayenize erdirsin
 Amin diyen eller
 Amin diyen diller
 Gülüne 
	yuvasında duacı olsun
 Yolunu tez açsın
 Yolunuzda taş olmasın
 Kum göze 
	dolmasın
 Yeşil çimen mavi gök
 Yoldan geldi Yüce Hak
 Kumda yürümek gelmez 
	zor
 Yolu bilene sor
 Olmaz diye yerinme
 Oldu diye sevinme
 Kaybolana 
	söz etme
 Sözüne haram katma
 
 Müstesna gecedeyiz
 Allah’ım için sohbetteyiz
 Sohbetimiz bol olsun
 Yediğimiz bal olsun
 Giydiğimiz şal olsun
 Bilir misiniz ne dedim?
 Hac 
	elbisesini söyledim
 Amin dedik el açtık
 Sözü Allah’ımdan dedik
 Kula el 
	verdik
 Sorarsın deyim
 Yolunu bildireyim
 Uyanı göstereyim
 Yoluna uyan
 Senin sözünü alan
 Verdiğin sözünde dur
 Namını diyara duyur
 
 MEVLÂNA’yım yoldayım
 Bir münasip handayım
 Sorarsın ne haldeyim?
 Yolunu bildireyim
 Sebep açık, bilirsin yolunu
 Açana Allah’ım dersin
 Allah'ım de ki;
 Yolunu alman
 Yoluna varman
 Günde geniş yol verir
 Seni 
	çabuk vardırır
 Yolda tez varılır
 Ayakla değil, deveyle değil
 Kartal 
	misali
 Bir orada bir burada
 Yer gökte, gök yerde
 Adı nerede? Adı ne olsun?
 Kul Yuva’sını niyaz ile açtı
 Yoluna da niyaz ile gider
 Musa’nın asası 
	denizi açtı
 MEVLÂNA’nın hastası gönlünü açtı
 Yolunu Ulu’dan sordu
 Ulu, 
	yoldan haber verdi.
 Açıktır yolun
 
 
    ALLAH’a ısmarladık
 Lailahe illallah Muhammedür Resulullah
  
     
    
 |